Bu yazıyı sizler için hazır olarak aldım. Velilere çok yardımcı olacagını düşünüyorum.
ÇOCUGUNUZUN KARNESİNİ DEGERLENDİRİRKEN
ÇOCUĞUNUZUN KARNESİNİ DEĞERLENDİRMENİN PÜF NOKTALARI
Çocuğunuz, karnesini size sunduğunda sonuç hoşunuza gitsin veya gitmesin her iki durumda da vereceğiniz tepki çok önemlidir. Çünkü çocuğunuzun karnesini değerlendirme biçiminiz, onun başarı ve başarısızlığa bakış açısını şekillendirecektir.
Çocuğunuzla birlikte karneyi incelerken düşüncelerinizi sakin ve soğukkanlı bir biçimde paylaşacağınıza inanıyorum. Aşağıda yer alan ifadelerin de bu görüşmede sizlere yardımcı olacağını umuyor, çocuklarınızla birlikte mutlu ve umutlu bir tatil diliyorum. .
Olumlu görüşlerinizi aktarın: Karneyi değerlendirirken iyi notları öncelikle belirtin. Bunu belirtirken övmek yerine teşvik etmeye (yüreklendirmeye) dikkat edin.
Övgüde; çocuğa mükemmel olması gerektiği söylenir. Böylece çocuk, hata yapmaktan korkar. Yeni bir şeyi mükemmel olmayacak düşüncesiyle denemekten kaçınır. Başkalarının beğenisini fazlasıyla önemser, bağımlıdır. Zorluklar karşısında çabuk pes eder, çaba göstermez. Övgüde “Aferin”, “Sınıfta hep böyle ol”, “En iyisini sen yaptın”, “Herkesten daha iyisin.” “Mükemmelsin”, “Sınıfta en yüksek notu kim aldı?” “Güzel yapmışsın” gibi başkalarıyla kıyaslanmaya, dıştan değerlenmeye (iyi, kötü, doğru, vb.) dayalı ifadeler kullanılır.
Teşvikte ise; çocuk başarılı olmasa da çabası, olumlu yönleri vurgulanır. Kendi gelişmesinin sorumluluğunun ona ait olduğu mesajı verilir. Böylece çocukta bağımsız iş yapabilme gücü artar. Sorumluluklarını bilir, geliştirir. Hata yapmaktan ve başarısızlıktan korkmaz. Bilir ki, “Hatalar öğrenme sürecinin doğal sonuçlarıdır.” Hatalarından ders alıp onları düzelterek eksikliklerini tamamlayabileceğini ve başarıya ulaşacağını bilir. Teşvik ederken kullanılabilecek ifadeler şunlar olabilir: “İlk ara karnene göre matematiğini bir puan yükseltmişsin.” “Ödevlerini aksatmamanı çok takdir ediyorum.” “Türkçeni geliştirmek için neler yapabilirsin?” “Her geçen gün daha iyiye gidiyorsun” vb.
Olumsuz görüşlerinizi aktarırken: Karnesinde düşük notlar alması çocuğunuzun sorunudur. Ona “Sanırım üzgünsün.” diyerek onun duygularını anladığınızı hissettirin ve sorumluluğu ona verin. Onun verdiği yanıttan sonra siz de kendi duygularınızı ifade edin. “Ben de çok üzüldüm.” diyebilirsiniz. Bu ifadenizle başarısız olmanın “çocuğunuzun sorunu” olduğunu ona hissettirmiş olursunuz. Böylece sorunu sahiplenmesini sağlayabilirsiniz.
Bu aşamadan sonra ona “ Notunu yükseltmek için neler yapabilirsin?” “Kendinde geliştirmeye ihtiyaç duyduğun alanlar neler ve nasıl geliştirmeyi düşünüyorsun?” diyerek onun problemini tanımlamasına ve çözüm üretmesine yardımcı olabilirsiniz. Sorunu tanımlamak işin en zor kısmıdır. Çocuğunuzla birlikte gerçek sorunu bulduktan sonra çözüm üretmek kolaydır. Bu noktada dikkat etmeniz gereken, problemin çocuğunuz tarafından tanımlanmasıdır. Problemi tanımlama aşamasında çocuğunuzu yargılayıcı sorular sormayın. “Bu tembellikten ne zaman kurtulacaksın?” “Bakalım bu berbat notları nasıl düzelteceksin!” gibi demotive edici sorular yerine problemi ortaya çıkaracak sorular sorun. “Çalışmak için yeterli zaman ayırdığını düşünüyor musun?” “öğrenemediklerini araştırdın mı?” “Bu konularda büyüklerinden yardım istedin mi?”
Kişiliğini değil, davranışını eleştirin:Çocuğu en iyi tanıyan kişiler onun anne-babasıdır. Bu nedenle çocuğunuz, sizin kendisiyle ilgili değerlendirmelerinize çok önem verir. Hatta annem babam benim için “sen tembelsin, sorumsuzsun” diyorsa, ben gerçekten öyleyim diyebilir ve size inanır.
“Tembelsin” yerine “Bu yıl düzenli çalışmadın.”, “Sorumsuzsun” demek yerine “Bu konuda yeterince sorumlu davranmadın.” diyebilirsiniz. Böylece tembelliğin, sorumsuzluğun doğuştan gelmediğini, bunu değiştirmenin kendi elinde olduğunu ona belirtmiş olursunuz.
Bu konuda kendinizi eğitmek için “hep, hiç, asla, bütün, her zaman, kesinlikle, oldum olası vb” genelleyici sözcükleri kullanırken dikkatli olun. Hatta kullanmamaya özen gösterin. Bu sözcüklerin yerine “çoğunlukla, arada sırada, bir kaç kez” ya da yeri, zamanı, konuyu, durumu ve kaç kez olduğunu net ve objektif olarak belirten ifadeler kullanın.
Gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler koymasına yardım edin: Kendini geliştirmesi için okulun psikolojik danışmanlık servisiyle işbirliği yaparak bir plan hazırlaması, çalışma saatlerini artırması, dersle ilgili olumsuz düşünce ve bakış açılarını gözden geçirmesi, dersi engelleyen şeylere “Hayır” demesi için gereken desteği sağlayabilirsiniz. Tüm bunları yaparken ilerlemesi için neyi, ne kadar yapması gerektiği konusunda kendisinin kararlar almasına ve hedeflerini kendisinin koymasına özen gösterin. Ancak bu hedefler gerçekçi olmalıdır. Örneğin; günde 15 dakika bile çalışmakta zorlanan bir çocuğa günde 3 saatlik bir günlük ders çalışma planı önermeyin. Bunun yerine günde 15 dakikadan başlayabilir ve yavaş yavaş (haftada 10’ar, 15’er dakika) çalışma saatlerini artırmasını sağlayabilirsiniz.
Sonucu değil, süreci vurgulayın:Eğer çocuğunuz elinden geleni yapmış, ancak buna rağmen yeterince başarılı olamamışsa, sonuç yerine çabalarını vurgulayın. “elinden geleni yaptın, çabalarını takdir ediyorum. Gelecek yıl notunu yükselteceğine inanıyorum. Bu konuyu sınıf rehber öğretmeninle görüşebilirsin” diyebilirsiniz. Bu aşamada hangi davranışlarını beğendiğinizi somut olarak ona söyleyin. “Günlük tekrarlarını yaptın, öğretmenlerin sınıftaki davranışlarından, ilginden çok memnunlar” vb. böylece çocuğunuza güven ve destek vermiş, onunla ilgilendiğinizi hissettirmiş olursunuz.
En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın mutluluğunu ve başarısını yaşamak çok harika bir duygu...Yeni sayfanın içeriği